İslami kimliği olan bir arkadaşıma “Bir insan hem Müslümanım deyip, hem de vicdansız nasıl olabiliyor?” diye sordum.
Onun yanıtı çok netti:
“Müslümanın bozulmuşu, tereyağının bozulmuşundan daha kötü olur. Onunla yapılan yemek zehirler!”
***
Aslında bu vicdan sorunu/sorusu Ergenekon dalgalarında ortaya çıkmıştı.
84 yaşındaki İlhan Selçuk’u örgüt lideri olarak içeri alan bir anlayışın vicdanı olabilir mi?
Vesayeti bitireceğim yalanıyla kısa bir süre sonra kanser hastalığı nedeniyle yaşamını yitiren Türkan Saylan’ın evini basıp arama yapan/yaptıran Cemaat polisi, hangi hukuktan, hangi insan hakkından bahsedebilir?
***
Baştan beri aynı şeyleri yazdım ve söyledim.
Gülen Hareketi’ni “kötülük” kaynağı olarak görmek de yanlış, “İyilik meleği” olarak da…
Marksist diyalektik, bir şeyin bütünüyle kötü ya da bütünüyle iyi olamayacağını yıllar önce ortaya koymadı mı?
Yeryüzünün dört bir yanına yayılmış okulları Türkiye’nin gururudur; öyle de kalmaya devam edecektir.
Bunu benimsemeyen Türk yurttaşı olabilir mi?
Ancak bir cemaatin siyaseti dizayn etmeye çalışması asla kabul edilemez!
Keşke siyasete bu kadar müdahale etmemiş olsalardı.
***
Geçtiğimiz günlerde Hürriyet’ten Ahmet Hakan’ın, bir dönem Cemaat’in sözcüsü olarak da bilinen Hüseyin Gülerce’yle yaptığı söyleşiyi okuyunca üzüldüm.
Hüseyin Gülerce, 30 yıl içinde bulunduğu hareketin yanlışlarını “iktidar basıkısı” ortaya çıkınca mı anladı?
Acaba Gülerce’nin itirafçılığında, kendisinin ve çeşitli kamu kuruluşlarında görev yapan çocuklarının gelecek kaygısı ne kadardır?
30 yıl o hareketin sırtından Türkiye’ye ahkam kes, iktidarla çatışma çıkınca sıvış, o da yetmezmiş gibi itirafçı gibi ortaya çıkıp konuş!
Bir karakter sorunu varmış gibi gelmiyor mu size?
***
En iyisi yine Hüseyin Gülerce’ye kendi sözlerini anımsatmak:
“Eski dostlarından tek birini kırmaya değmez. Vefasızlık edeceğime, yer yarılsın önden gideyim. Dostluğun hakkını vermeyeceksem, dostlarımı terk edeceksem, hücre hapislerinde sükût durmayı bin kere tercih ederim… (…) Çünkü vefa, dost bahçelerinin gülüdür. Bilirim, gülün dikeni vardır, ama katlanırım. Gülün hatırına küsmem, darılmam, dayanırım.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yer yarılsa ve Hüseyin Gülerce içine girse!
null
Yer yarılsa ve Hüseyin Gülerce içine girse!
İslami kimliği olan bir arkadaşıma “Bir insan hem Müslümanım deyip, hem de vicdansız nasıl olabiliyor?” diye sordum.
Onun yanıtı çok netti:
“Müslümanın bozulmuşu, tereyağının bozulmuşundan daha kötü olur. Onunla yapılan yemek zehirler!”
***
Aslında bu vicdan sorunu/sorusu Ergenekon dalgalarında ortaya çıkmıştı.
84 yaşındaki İlhan Selçuk’u örgüt lideri olarak içeri alan bir anlayışın vicdanı olabilir mi?
Vesayeti bitireceğim yalanıyla kısa bir süre sonra kanser hastalığı nedeniyle yaşamını yitiren Türkan Saylan’ın evini basıp arama yapan/yaptıran Cemaat polisi, hangi hukuktan, hangi insan hakkından bahsedebilir?
***
Baştan beri aynı şeyleri yazdım ve söyledim.
Gülen Hareketi’ni “kötülük” kaynağı olarak görmek de yanlış, “İyilik meleği” olarak da…
Marksist diyalektik, bir şeyin bütünüyle kötü ya da bütünüyle iyi olamayacağını yıllar önce ortaya koymadı mı?
Yeryüzünün dört bir yanına yayılmış okulları Türkiye’nin gururudur; öyle de kalmaya devam edecektir.
Bunu benimsemeyen Türk yurttaşı olabilir mi?
Ancak bir cemaatin siyaseti dizayn etmeye çalışması asla kabul edilemez!
Keşke siyasete bu kadar müdahale etmemiş olsalardı.
***
Geçtiğimiz günlerde Hürriyet’ten Ahmet Hakan’ın, bir dönem Cemaat’in sözcüsü olarak da bilinen Hüseyin Gülerce’yle yaptığı söyleşiyi okuyunca üzüldüm.
Hüseyin Gülerce, 30 yıl içinde bulunduğu hareketin yanlışlarını “iktidar basıkısı” ortaya çıkınca mı anladı?
Acaba Gülerce’nin itirafçılığında, kendisinin ve çeşitli kamu kuruluşlarında görev yapan çocuklarının gelecek kaygısı ne kadardır?
30 yıl o hareketin sırtından Türkiye’ye ahkam kes, iktidarla çatışma çıkınca sıvış, o da yetmezmiş gibi itirafçı gibi ortaya çıkıp konuş!
Bir karakter sorunu varmış gibi gelmiyor mu size?
***
En iyisi yine Hüseyin Gülerce’ye kendi sözlerini anımsatmak:
“Eski dostlarından tek birini kırmaya değmez. Vefasızlık edeceğime, yer yarılsın önden gideyim. Dostluğun hakkını vermeyeceksem, dostlarımı terk edeceksem, hücre hapislerinde sükût durmayı bin kere tercih ederim… (…) Çünkü vefa, dost bahçelerinin gülüdür. Bilirim, gülün dikeni vardır, ama katlanırım. Gülün hatırına küsmem, darılmam, dayanırım.”
En Çok Okunan Haberler