Hava Durumu

Halk seçti ve Erdoğan Çankaya’da

null

Haber Giriş Tarihi: 10.08.2014 11:07
Haber Güncellenme Tarihi: 10.08.2014 11:07
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.lodoshaber.com

Cumhuriyet tarihinde ilk kez 10 Ağustos 2014 tarihinde halkın oylarıyla bir cumhurbaşkanı seçildi.

Türk siyaset tarihinin önemli bir figürü olarak 2002 yılında başbakanlık koltuğuna oturan Recep Tayyip Erdoğan, 5 yıllığına cumhurbaşkanı oldu. Görevini de 28 Ağustos 2014’te, yol arkadaşı Abdullah Gül’den devraldı.

Farkındaysanız seçime katılım oldukça düşük oranda gerçekleşti. Sandığa giden seçmen sayısı ile adayların aldığı oy, bir önceki seçim olan 30 Mart 2014’e göre yüzde 73’te kaldı. Oysa 30 Mart 2014 yerel seçimlerine katılım yüzde 89.19 oranında olmuştu.

Seçimin en çok kazananı ise partisinden 1.2 milyon daha fazla oy alan Selahattin Demirtaş oldu. Demirtaş, oyların yaklaşık yüzde 10’unu aldı (yüzde 9.8). 30 Mart seçimlerinde HDP’nin oylarının yüzde 6 olduğu dikkate alınırsa, bu oranı yüzde 55 artırmış oldu. Seçmen sayısı dramatik bir şekilde düştüğü halde, Demirtaş, Türk halkından teveccüh gördü. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da oy oranını BDP’nin üzerine çıkarmayı başarabilen Demirtaş’ın İstanbul gibi büyük merkezlerde aldığı oy da sol-sosyal demokrat söylemlerinin tuttuğunu göstermesi açısından değerlendirilmeli. Demirtaş önümüzdeki dönemde sol seçmenlere yöneldiği taktirde daha da başarılı olacaktır. (Selahattin Demirtaş’tan reklam alan ya da destek reklamı koyan tek internet sitesi olan Bursaport’u da tebrik etmeliyim… Geleceği daha bugünden gördükleri için.)

Gelelim ‘Çatı’ya…

Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu, ilk kez girdiği (belki de son olur) seçimde 15.5 milyon oy aldı ve oy oranı yüzde 38.5’te kaldı. Oysa kendisini aday olarak gösteren ve destekleyen sadece iki partinin, yani MHP ve CHP’nin oy oranı, 30 Mart 2014’te yüzde 45’ti. Bu arada iki parti yerel seçimlerde 20.4 milyon seçmenin oyunu almıştı. Rakamlar, oyların kaçtığını göstermesi açısından ilginç…

Seçimin bir başka önemli sonucu, Başbakan Erdoğan’ın oy oranını 30 Mart 2014’e göre yüzde 7 artırması… Demek ki Erdoğan’ın karizması partisinin önünde… Ancak; Erdoğan, tüm çabalara karşın partisinden sadece 300 bin daha fazla oy alabildi. Bu asla gözden kaçmamalı…

Recep Tayyip Erdoğan

AK Parti, 30 Mart 2014’te yüzde 45.5’lik oranla 20 milyon 550 bin oy aldı.

10 Ağustos’ta oy oranı yüzde 51.7’ye yükseldi ve 20 milyon 844 bin seçmen evet dedi.

Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu

CHP+MHP, 30 Mart 2014’te yüzde 45.1’lik oranla 20 milyon 327 bin oy aldı.

10 Ağustos 2014’te oy oranı yüzde 38.5’e,  oy sayısı ise 15 milyon 492 bine geriledi.

Selahattin Demirtaş

30 Mart 2014’te yüzde 6’lık oranla 2 milyon 771 bin oy aldı.

10 Ağustos 2014’te oy oranını yüzde 9.8’e, oy sayısını ise 3 milyon 946 bine çıkarmayı başardı.

Bursada durum

Toplam 5 bin 619 sandıkta 1 milyon 988 bin 356 seçmenden 1 milyon 577 bin 15'i oy kullandı. 848 bin 694 oy alan cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 54.87 oy oranıyla ilk sırada yer aldı. Diğer adaylardan Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu 633 bin 485 bin oyla yüzde 40.96 oy alırken, Selahattin Demirtaş ise, Bursalı seçmenlerden 64 bin 294 oy aldı. Demirtaş, yüzde 4.15 oy oranında kaldı.

Oy kullanan 1 milyon 577 bin 15 seçmenden 30 bin 542'sinin oyu geçersiz sayılırken, toplam 411 bin 341 seçmenin ise sandık başına gitmediği kaydedildi. Öte yandan Nilüfer, Mudanya ve Karacabey ilçelerinde İhsanoğlu birinci olurken, diğer bütün ilçelerde ise Recep Tayyip Erdoğan kazanan isim oldu.

12 yılda 6 bin konuşma

Son 12 yılda 6 bin konuşma… 9 seçimde galibiyet… Partisinin önünde koşan lider anlayışı…

Bugüne kadar 20 milletvekilinin teklifi ile parlamento içinden ya da dışından aday gösterilerek, sadece milletvekillerinin oylarıyla seçilen cumhurbaşkanı, şimdi çok daha güçlü bir figür. “Yeni siyasi anlayışın ayak sesleri geliyor” diye konuşulmaya başlanmasının üzerinden yaklaşık 40 yıl geçti. Rahmetli Necmettin Erbakan’a rahmet okutacak söylemler, davranışlar, yüksek perdeden konuşmalar ise son 12 yılda zirve yaptı. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinin ardından sararan Türkiye, 10 Ağustos sıcağının da etkisiyle olsa gerek; sararmaya, hatta morarmaya başladı.

Gelişmeler karşısında “Kanlı mı yoksa kansız mı olacak?” diye korkutulan kitleler, artık demokratik yoldan Çankaya’ya oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın “bakın fethedilmedik yer bırakmadık” söylemlerine kulak kabartmak zorunda kaldı. AKP Genel Merkezi’nin balkonundan yapılan ve dinleyenlerin gönlüne su serpen sözlere dikkat etmek gerek; “77 milyonu muhabbetle kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağım. Bugün yeni Türkiye'nin kuruluşunun günüdür. Bugün yeni uzlaşmalara kapı aralamanın günüdür. Hiç kimse sorgulanamaz değildir, buna şahsım da dahil."

Hemen her insanın altına imza atacağı konuşma metni, hemen hepimizin beklentilerine yanıt verecek kadar kapsayıcı gibi geliyor başta. Sonra düşünmeye başlıyorsunuz… Seçim kampanyası sırasında "Çok affedersiniz, daha da çirkin şeylerle bana Ermeni de dediler" sözleri geliveriyor insanın aklına. Ama Başbakan Erdoğan bu düşünceleri silmek için konuşmaya devam ediyor… "Kürt, Türk, Arap, Alevi, Sünni, Boşnak, Rum, Ermeni yok, Türkiyeli var."

İnsanın aklı karışıyor.

Müslümanların yaşadığı coğrafyaya hakim… “Bugün yeni Türkiye, büyük Türkiye, öncü Türkiye kazanmıştır. Kardeşlerim, sadece Türkiye değil, bugün Bağdat da, İslamabad da, Kabil, Beyrut, Saraybosna, Üsküp de kazanmıştır. Şam, Halep, Humus, Hama, Gazze, Kudüs de kazanmıştır” deyiveriyor.

Gazze’de katliam yapan İsrail’e yönelik bir söz etmiyor, kızıyorum. Belki de içinden geçenleri söylemiyor… Ya da metin yazarları özellikle vurgu yapmıyor.

“Bugün ceberrut, zorba, kibirli, milletine tepeden bakan devlet anlayışının son kırıntılarının da ortadan kalktığı, şefkatli, kucaklayan, milletiyle var olan, güçlenen devlet anlayışının zafer kazandığı gün. Devletin ve milletin iki ayrı istikameti bulunmuyor. 12 Eylül 2010 tarihinde yüzde 58 oy oranıyla kabul edilen Anayasa değişikliği, 12 Eylül darbesinin izlerini silmişti. Bugün ise 27 Mayıs 1960 parantezi artık kapanmıştır. 27 Mayıs’ın bir vesayet aracı olarak Türkiye’ye dayattığı Cumhurbaşkanlığı anlayışı artık tedavülden kalkmıştır. 13 yıl önce 14 Ağustos 2001’de AK Parti’yi kurarken ne demiştik? Menderes gibi, ‘Yeter” demiştik. Yeter söz milletindir’ demiştik. Ama bir şey daha ilave etmiştik. ‘Yeter, söz de milletin, karar da milletin’ demiştik” sözleriyle geçmişi sildiğini ima ediyor. Ama o geçmişin tarihteki izlerini silmek mümkün değil…

Bir başka dikkat çekici tümcesi de “Hazır mıyız? Hep beraber, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor. Bana her şey Türkiye’yi hatırlatıyor” oldu.

Artık “TEK DİL” demiyor sayın Başbakan. Bu durum yeni Türkiye’nin kürtlerle birlikte yürüyeceğini göstermesi açısından çok önemli.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.