Hava Durumu

Türkiye, Uruguay'dan iadesini talep edecek!

Adalet Bakanı Gül, Uruguay'a kaçan Çiftlik Bank'ın kurucusu Mehmet Aydın ile ilgili flaş açıklamalar yaptı. Aydın'ın Türkiye'ye iade edilmesi için çalışma yapıldığını belirten Bakan Gül, "İlgili kişinin Türkiye'ye iade konusunda da ne gibi imkan varsa savcılarımız gerekli takibatı yapıyorlar" dedi. Bakan hükümetin gündeminde kesinlikle af konusunun bulunmadığını da söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 17.03.2018 11:48
Haber Güncellenme Tarihi: 17.03.2018 11:48
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.lodoshaber.com
Türkiye, Uruguay'dan iadesini talep edecek!

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, CNN Türk'te Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı. Gül'ün açıklamaları özetle şöyle: "Yargı bu Çiftlik Bank vakası üzerine titizlikle gitmektedir. Bu hususta vatandaşlarımızın daha duyarlı olması, özellikle sanal ortamlardan dolandırıcılığa bir takım kişilerin tevessül ettiğini görüyoruz. İstanbul Anadolu Başsavcılığı, bu Çiftlik Bank'ın bulunduğu yerlerin yaptığı soruşturmalar da var ama merkezi İstanbul'da olduğu için Anadolu Savcılığı soruşturmayı yürütüyor. Her türlü çalışmalar yapılıyor. Öncelikle bizim çok uyanık, titiz olmamız gerekiyor. Bu tip sanal ortamlar, bir anda türeyip de vatandaşlarımızın iyi niyetlerini sömürenlere izin vermemek lazım. Burada hukuken kayyum boyutu, uluslararası hukuk boyutunda neler yapılabilir yargı makamlarımız gereğini yapıyor. Şikayete konu olunca, çıkış yasağı konuldu. Şikayetler olunca konu yargıya intikal etti. Yurt dışı yasağı konulunca da ilgili kişinin dışarıda olduğu anlaşıldı. İlgili bakanlıkların çalışmaları sürüyor. Yargı mensuplarımız, savcılarımız konuyu titizlikle takip ediyor. İlgili kişinin Türkiye'ye iade konusunda da ne gibi imkan varsa savcılarımız gerekli takibatı yapıyorlar.

GÜNDEMİMİZDE AF YOK

Türkiye'de 5 bin 469 kişi dolandırıcılıktan, hırsızlıktan 41 bin 434 kişi cezaevinde olan kişi sayısı. Uyuşturucuda çok yoğun bir şekilde hem cezaları hem de uygulamaları artırdık. Uyuşturucu suçlarından dolayı cezaevlerinde 51 bin 359 kişi var. Cezaevinin neredeyse dörtte biri uyuşturucudan, hırsızlık ve yağmayı koyduğumuzda yarısı bu suçlardan dolayı cezaevinde. Hiçbir hükümet cezaevlerinin dolu olmasını arzu etmez. Biz isteriz ki hiç kimse tutuklu olmasın, mahkum olmasın. Ama bir realite var. Hükümetimizin gündeminde herhangi bir şekilde af bulunmamaktadır.

SARI TAKSİ - UBER

Öncelikle şunu ifade etmem lazım. Adalet bir lütuf değildir, yargı organları ve bu mekanizmada bulunan herkesin neyi hak ediyorsa vermesi, görevidir. Vatandaşların ve tüzel kişiliklerin de hukuk sistemine uyması bir lütuf değildir. Bir hukuk sistemine tabiyseniz bunun gereğini yapacaksınız. Aksi takdirde hukuk devleti olmaz, anarşi, keyfilik olur. Bir başka vatandaşın hakkına tehdit oluşturur. 'Şöyle yaparım, böyle yaparım' gibi açıklamalar hukuk devletinde tasvip edilemez. O beyanlardan çok bilgim yok, genel ifadeyle söylüyorum. bu konuda suç teşkil eden husus varsa, savcılarımız gerekli çalışmayı yapmışlar ya da yapacaklardır. Bu konu yargının kendi takdirinde. Diğer husustaki tartışmalar da (Uber-Sarı taksi) çok yoğun bir şekilde arttı. İlgili bakanlıklarımız, hem ulaştırma hem Ticaret Bakanlığımız takip ediyor. Açılan bir dava devam ediyor, benim bir şey söylemem de nezaket olarak etik olarak uygun olmaz. Dolayısıyla hükümetimiz, ilgili bakanlarımızla, vatandaşlarımızın hayatını ilgilendiren boyutuyla ilgileneceğiz. İstenmeyen görüntüler oluşuyor, hukuk dışı görüntüler kabul edilemez. Bir haksızlık varsa, yasa dışılık varsa gereğini yapacak ilgili mercilerdir. Bir haksızlık varsa ilgili makamlara şikayet edilir, kimse kendiliğinden 'Ben bir haksızlık gördüm, elimle düzelteyim' şeyine giremez. Ben akıllı telefonla bu tip ulaşım hizmetini kullanmadım ama etrafımda kullananlar oldu.

MAGANDALAR İLE İLGİLİ YENİ BİR DÜZENLEME

Bazı görüntüleri trafikte görüyoruz, yolu kesiyor, silahını gösteriyor ya da düğünlerde bir takım maganda görüntüleri görüyoruz. Bir kadın sürücü, magandalar makas atıyor, yeri geliyor el freni çekip önünde duruyor; bunlar hayatı tehlikeye atacak davranışlar. Bu tür uygulamalarla ilgili de bir düzenleme düşünüyor, çalışıyoruz. Magandalara, vatandaşlara havai fişek veya kuru sıkı tabancayla vatandaşlarımızı rahatsız eden, yaşam tarzını tehdit edenlerle gili hem akademisyen görüşleri hem de ilgili birimlerimiz bir çalışma içerisinde. Ek tedbirler ve daha caydırıcı hükümler üzerine arkadaşlarımız çalışıyor.

TUTUKLAMALAR

Tutuklama şartları ağırlaştırıldı. Eskiden toplumda infial yaratan fiiller tutuklama sebebiydi, bunlar kaldırıldı, tutuklama zorlaştı. Bazı vakalar meydana geliyor ve gerçekten toplumda infial yaratıyor. Bu sefer de 'Niye tutuklanmıyor?' Bu elbette bir iradedir, bu konuda eskiye dönüş, gerçekten tutuklama daha da kolaylaştırılabilir. Ama orada da 'Tutuklamalar artırıldı, herkes tutuklanıyor'. Eskiden toplumda infial oluşturan olaylar tutuklama nedeni oluşturuyordu, AB kapsamında 'tutuklama istisnadır' diye düzenleme yapıldı. Böyle olunca savcıların istemleri ve mahkemelerin tutuklama kararları daha farklı olabiliyor. Bu konuda da vatandaşların talepleri ve uygulamalar gözden geçiriliyor.

KAPATILAN INTERNET SİTELERİ

Booking.Com konusunu Ekonomi Bakanlığımız yakınen takip ediyor, yargı süreci de devam ediyor. Elbette ticari hayatın, rekabetin önemli olduğunu düşünüyoruz. Turizme de canlılık katan bir konuydu. İlgili bakanlığımız konuyu takip ediyor, serbest rekabet ortamı önemlidir, doğrudur ama hukuk çerçevesinde de rekabetin haksızlığa uğramaması gerekiyor. Elbette enformasyon, erişim, ulaşım herkesin temel hakkı aynı zamanda. Ama burada haberleşmeyle, devletin ya da ülkenin ulusal çıkarlarını da dikkate alan bir çalışma yapmak lazım. Bu bir mahkeme kararıyla yapıldı. Biz de hükümet olarak bu meselelerle gündeme gelmek istemeyiz. Ama, ilgili kurumların da Türkiye'yi töhmet altında bırakan, tanımayan bir algı oluşturacak fiilere girince de her ülkenin egemenlik hakkıdır, bunu da yargı makamları kullanıyor. Dolayısıyla şirketler bunu telafi ederse, bizim de ümidimiz odur, bunun mahkemelere yeniden müracaat ederek erişime açılması mümkündür.

ÇOCUK İSTİSMARI VE KADINA ŞİDDET

Cumhurbaşkanımızın da talimatlarıyla Bakanlar Kurulu'nda bir komisyon oluşturuldu. Adana'daki fiilin sonrasında da nasıl caydırıcı olunur şeklinde bir çalışma yapıyoruz. Adana'daki menfur fiili işleyen sanığa da 51 yıl hapis verildi. Yargı mensuplarımıza da teşekkür ediyorum, geç gelen adalet adalet değildir. Ve mahkeme takdiri indirim de kullanmadı. Takdiri indirim konusunda yaklaşımımız istismar, kadına şiddet konusunda en ufak bir tolerans göstermemek

Bu da önemli. 62. maddedeki bu indirimler, uygulamada da istisnai yanlış uygulamalar var. Dünyanın her yanında bu tip uygulamalar var. Biz bu konularda istismar, kadına şiddetle ilgili en ufak bir tolerans gösterilmemesini istiyoruz. Türkiye'de yüzlerce yıllık hukuk tarihinde olan maddeler. Bunları değiştirmek Yargıtay'daki yüzlerce dosyada sıkıntılara yol açabilir. Kanunlarımızda değil de uygulamada bazı sıkıntılar olabiliyor. Bizim yaklaşımımız istismar, kadına şiddet konusunda en ufak bir tolerans göstermemek ve bu konularda takdiri indirim hususunun şu sebeple, bu sebeple indirimlerin yapılması kamuoyunda vicdanı yaralayabiliyor.

Ama bazen, kamuoyunda, medyada 'bu fiil işlenmiştir, niye serbest kaldı?' denebiliyor. Savcılık, mahkeme ona bakıyor, inceliyor, rapor alıyor. Belki iddialar doğru değildir, konu tam subuta ermemiştir, deliller tam ispat edilmemiştir... Biz yargılama makamı değiliz, yargıya güvenelim. Yanlış karar verilirse de bir üst mahkemesi bunu düzeltebilir. Takipçisi olalım, toleransa izin vermeyelim.

Düzenlemelerde çocuğa istismarla ilgili hem cezaların daha artırılması hem infazın daha da artırılması hem çocukları istismar edenlerin aynı ortamlarda bulunmasını engelleyecek düzenlemeler yapılması, aynı zamanda bu kişilerin sabıka kaydında bu kişilerin bu fiillerinin görülmesine dair düzenlemeler... Eğitime yönelik, Sağlık Bakanlığı'na yönelik çalışmalar. Sadece ceza kanunlarını artırmak değil, aslolan bilinçli birey, bilinçli toplum. Bu bilinç oluştuktan sonra bu meselede biraz daha oluşacaktır. Kamuoyunda o duyarlılıklar var, bu sorunları hep birlikte aşacağımıza inancım tam. Tedbirleri de ihmale düşmeksizin gözden geçiriyoruz.

'KRAVAT TAKTI İNDİRDİM' YAKLAŞIMI DOĞRU DEĞİL

Türkiye'de Yargıtay içtihatları mahkemelerin genel içtihatlarına yön veren kararlardır. Burada da Yargıtay'ın ilgili dairesinin nasıl davranılmasına gerektiğine dair içtihatları bellidir. 'Kravat taktı indirim'... Böyle bir yaklaşım doğru değil, asla bir hakim de böyle karar vermez, kanunda da böyle bir ifade yazmaz. Milyonlarca dosya, mahkeme var; elbette yanlış bulduğumuz kararlar var ama ben hukuk sistemimize, mahkemelerimize güveniyorum. Mahkemede bir eksiklik olursa Yargıtay'dan, İstinaftan döner. Ama denetimleri eksik bırakmayacağız, Akademi Merkezinde, Yargıtay içtihatları konusunda sürekli hakim savcılarımızı eğitiyoruz. Hem meslek içi hem de meslek öncesi eğitim veriyoruz. Her türlü farkındalığı oluşturmaya gayret ediyoruz.

KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİĞE ZORLANAN ÇOCUKLAR

Bu konuda da asla böyle bir şeyin kabulü mümkün değil. Bu çocuğa yönelik şiddet bir saldırıdır. Böyle şeylerin tasvibi mümkün değil. Hem hukuken hem de idari olarak gerekli çalışmalar yapılıyor. Aile Bakanlığımız da ilgili hususta hala müeyyide anlamında ihtiyaç varsa o konuda masamızdadır. Tolerans gösterilecek bir husus değil, en ağır şekilde üzerine gidilecek bir husustur. Aile Bakanlığı hükümetimiz adına davaya da müdahil oluyor, bir eksiklik varsa temyiz ediyor. Hükümet olarak mağdurun bir daha mağdur olmasını ortadan kaldıracak şekilde çalışmalarımız sürüyor.

FETÖ DAVALARI

FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğu Yargıtay kararıyla sabittir. Ceza Genel Kurulu da FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğu, amacının anayasal düzeni değiştirmek olduğu, devleti ele geçirmeye dönük bir örgüt olduğu kararını verdi ve bu kesinleşti. Yargı sisteminin bakış açısı bu şekildedir. Türkiye'de hem 15 Temmuz darbe girişimini yapanlar hem de örgüt üyesi olanlarla ilgili iki ana başlık içinde yargılamalar devam ediyor. Bir fiilen katılmış darbeciler, iki bu örgütün üyeleri, yardım edenleri. Bu konularda yargı makamları taviz vermeksizin mücadeleyi sürdürüyor. Buradaki temel referans da anayasa, hukuk, adalet. 'Bu şunu yapmamıştı'... Bunun kararını biz veremeyiz, ben bile bilemem. Kararını verecek olan ilgili mahkeme, dosya kendilerinde. Mahkemeler beraat etmesi gerekene beraat, mahkum olacaklara da mahkumiyet kararı veriyor. Yanlış olduğunu düşünüyorsak da kamunun adına savcılar itiraz ediyor. Yargılamalar bitene kadar 'Herkes suçludur' diyemeyiz. O gece orada bulunanlardan, mesela erlermiş, öğrencilermiş alınmış. Ama bakıyorsunuz hiçbir şekilde fiil yoksa beraat da ediyor.

MAOCU BİLİNEN HAKİM FETÖ'CÜ ÇIKTI

Mağduriyetler şimdi azaldı. Mahkemeler olaya karışmamışsa beraat kararı veriyor. Ama ister er, öğrenci hangi mevkide olursa olsun, darbeye fiilen iştirak etmiş, vatandaşımızı şehit etmişse de cezasını alıyor. Bizim yapmamız gereken hukuka, yargıya güven. Çok olağanüstü bir darbe girişiminden geliyorsunuz, atipik bir terör örgütü, kendini gizleyen, gizlilik içinde çalışan bir örgüt. Bakın bu konuda bir örnek; yargı içinde Maocu diye bilinen bir hakim, daha sonrasında FETÖ'cü olduğu ortaya çıkıyor. FETÖ dini kullanan bir örgüt, sorsanız yargı camiasında herkes 'Bu adam Maocu, Leninci' der, FETÖ'cü çıkıyor. Bu konuda da yargı temizlik yapıyor. Eksiklik olduğunda da bir üst mahkeme değerlendiriyor. Şu anda FETÖ'den 35 bin dolayında tutuklu var, ilk derece mahkemelerinde davalar hızla sürüyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.