Hava Durumu

Sonsuza dek özlemle... İşte Atatürk'e dair her şey

Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayanlar için her 10 Kasım hüznün en yoğun yaşandığı gündür. Zira 10 Kasım, topraklarını işgalcilerden temizlediği bir halka cumhuriyet hediye eden bir liderin son nefesini verdiği gündür. 57 yaşında hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca vatanı uğruna ömrünü savaş cephelerinde geçiren bir komutan olarak değil, ileri görüşlülüğü sayesinde imza attığı devrimlerle de tarihe adını altın harflerle yazdırmayı başardı.

Haber Giriş Tarihi: 10.11.2018 00:02
Haber Güncellenme Tarihi: 10.11.2018 00:02
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.lodoshaber.com
Sonsuza dek özlemle... İşte Atatürk'e dair her şey

1881 yılında Selanik'te dünyaya gelen Mustafa Kemal, 1995 yılında Harp Akademisi'nden kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu. Önce Şam'daki 5'inci Ordu'da, iki yıl sonra ise Makedonya'daki 3'üncü Ordu'da görev yaptı. Mustafa Kemal, 1909 yılında İstanbul'daki 31 Mart Vakası'nı bastıran Hareket Ordusu'nda görev aldı.

İtalya'nın 1911 yılında Trablusgarp'a asker çıkarmasının ardından Tobruk'a gönderildi. Buradaki görevinde de başarılı olan Mustafa Kemal, binbaşı rütbesiyle 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı'na katıldı. Edirne'yi Bulgaristan'dan geri alan kolorduda görev yaptı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında 19'uncu Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı'na katıldı. Gelibolu'da düşmana geçit vermeyen Türk ordusunu yöneten Mustafa Kemal, "Anafartalar kahramanı" olarak ün kazandı.

1916 yılında Doğu Cephesi'ne Kolordu Komutanı olarak atanan Mustafa Kemal, generalliğe yukseldi. Rus saldırılarının berteraf edilmesini sağlayan Mustafa Kemal, Bingöl ve Muş'u düşmandan geri aldı. 

Bir yıl sonra ise Filistin ve Suriye'de görevli 7'nci Ordu Komutanlığı'na atandı.

Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İstanbul'a döndü.

Anadolu topraklarını düşman işgalinden kurtarmak için gizli planlar yürüten Mustafa Kemal, ordu müfettişi olarak İstanbul'dan ayrıldı.

19 Mayıs 1919'da Bandırma feribotuyla Samsun'a doğru yola çıkarak milli mücadelenin fitilini ateşledi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, onun öncülüğünde 23 Nisan 1920'de görevine başladı. İlk TBMM'nin Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi.

Sevr Antlaşması'nı kabul etmedi ve tek kurtuluş yolunun vatanı savunmak olduğunu duyurdu.

İzmir'i işgal eden Yunan ordusunun ilerleyişi 1921 yılında Birinci ve İkinci İnönü Savaşları'yla durduruldu. Başkomutanlık ettiği Türk ordusu, Sakarya Meydan Savaşı'ndan da zafer çıktı. Bu zafer nedeniyle Mustafa Kemal'e "Mareşal" rütbesi ve "Gazi" unvanı verildi.

Liderliğindeki Türk ordusu, 30 Ağustos 1922'deki Başkomutan Meydan Savaşı'nda işgalci kuvvetlere büyük bir darbe indirdi. Türk askerleri İzmir'e girdiğinde tarih 9 Eylül 1922'yi gösteriyordu.

11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla birlikte düşman ordusu Anadolu topraklarını terk etmiş oldu.

Kurtuluş Savaşı'nın ardından 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilirken, Mustafa Kemal de ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Bu görevini 4 kez üst üste yürüttü.

24 Kasım 1934'te kendisine "Atatürk" soyadı verildi.

Mustafa Kemal Atatürk, 1929 yılında dünya genelinde yaşanan Büyük Buhran'ın etkilerini hafifletmek için 1933'te Beş Yıllık Sanayi Planı'nı devreye soktu.

Dış politika alanında da art arda önemli adımlar atılırken; Milletler Cemiyeti'ne girilmesi, Balkan Antantı'nın imzalanması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sadabat Paktı gibi pek çok uluslararası oluşumda Türkiye Cumhuriyeti de yer aldı. 

Atatürk, Hatay'ın anavatana katılması için yoğun çaba sarf etti. Bu hedefi ölümünden bir yıl sonra gerçekleşti.

Mevcut karaciğer yetersizliği Ocak 1938'de daha da belirginleşen Atatürk, son günlerini İstanbul'da doktor gözetiminde geçirdi.

Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda saat dokuzu beş geçe hayata gözlerini yumdu.

Atatürk'ün vefatı, daimi doktorları Prof. Neşet Ömer İrdelp, Prof. Mim Kemal Öke ve Dr. Nihad Reşat ile Prof. Akil Muhtar Özden, Prof. Hayrullah Diker, Prof. Süreyya H. Serter, Dr. Kamil Berk ve Dr. Abravaya Marmaralı tarafından yazılan "Reisicumhur Atatürk'ün umumi hallerindeki vehamet dün gece saat 24'te neşir edilen tebliğden sonra her an artarak bugün, 10 İkinciteşrin 1938 Perşembe sabahı saat dokuzu beş geçe büyük şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. 10 İkinciteşrin 1938" şeklindeki raporla tespit edildi.

Naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün boyunca vatandaşlar tarafından ziyaret edildi.

Cenazenin Ankara'ya nakil işlemi hazırlıkları 19 Kasım'a kadar sürdü. Naaşı Dolmabahçe'den çıkarılmadan önce Ord. Prof. Şerefettin Yaltkaya tarafından cenaze namazı kıldırıldı.

Kortej eşliğinde Galata Köprüsü'nden taşınan tabut, Sarayburnu rıhtımına yanaşan Zafer torpidosuna alındı. Oradan da Yavuz zırhlısına çıkarıldı.

Atatürk'ün naaşı, 20 Kasım'da Ankara'ya getirildi. Sabahın ilk ışıklarından itibaren çok sayıda vatandaş tabutun taşınacağı güzergahı doldurdu.

Cenazeyi Ankara garında başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, bakanlar, milletvekilleri ve komutanlar olmak üzere protokolde bulunanlar çok sayıda kişi karşıladı. Tabutunun bulunduğu trende Başbakan Celal Bayar ve Atatürk'ün Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak ile bazı eski arkadaşları yer aldı.

Türk bayrağına sarılı tabut, istasyondan TBMM önündeki katafalka konuldu. Vatandaşlar Ata'ya veda edebilmek için uzun kuyruk oluşturdu.

Burada komutan ve silah arkadaşları tarafından bir gün saygı nöbeti tutuldu.

21 Kasım 1938 günü saat 09.00'da her rütbeden 6 subayın yer aldığı 45 nöbet postasıyla saygı nöbeti gerçekleştirdi. Cenaze, büyük törenle Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine kondu.

Cenaze törenine bütün dünya devletleri özel temsilci gönderdi. Törende, Çanakkale'de ve diğer savaşlarda ona karşı savaşmış yabancı generaller de dikkat çekti.

Büyük Önder Atatürk'ün vefatının ardından dönemin hükümetince bir anıt mezar yapılması kararlaştırıldı. Yabancı mimarların da bulunduğu juri, yaptığı uzun incelemelerin ardından Alman Profesör Johannes Kruger, İtalyan Profesör Arnaldo Foschini ve İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda'nın projelerini ödüle layık bularak hükümete bildirdi. Ancak üç eserde de tadilat yapılması gerektiği juri raporunda vurgulandı. Bakanlar Kurulu daha sonra Profesör Emin Onat ile Doçent Orhan Arda'nın 25 numaralı projesinin tadilattan geçirilerek uygulanmasına karar verdi.

Projedeki düzenlemeler, yapım sürecinde gecikmelere neden oldu. Düzenlemeler sonunda 9 Ekim 1944'te düzenlenen törenle Türkiye'nin sembol mekanlarından Anıtkabir'in temeli atıldı. Ankara'nın simgesi haline gelecek devasa kabirin inşaatı 1 Eylül 1953'te tamamlandı.

Atatürk'ün naaşının Anıtkabir'e nakil töreni, ölümünün 15. yılında gerçekleşti. Naaşın Etnografya Müzesi'ne taşınması sırasında halk, yol boyunca güzergahı doldurdu. Nakil töreni saat 09.05'te borazanın işaretiyle duyurulan 5 dakikalık saygı duruşuyla başladı. Bu sırada askeri uçaklar müzenin üzerinden uçtu. Saygı duruşunun ardından naaş, askerler tarafından top arabasına konuldu. Top arabasını 1953 mezunu Harp Okulu öğrencileri çekti.

Anıtkabir'e nakil törenine Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, İsmet İnönü, TBMM Başkanı Şükrü Saraçoğlu ve Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan başta olmak üzere bütün devlet erkanı ile kalabalık bir halk topluluğu katıldı.

Kortej; Opera, Ulus, TBMM, Gar ve Tandoğan Meydanı'nı izleyerek Anıtkabir'e ulaştı.

Burada yapılan törende Cumhurbaşkanı Celal Bayar oldukça duygulu bir konuşma yaptı. Töreni milyonlarca insan radyodan yapılan naklen yayından dinledi.

Atatürk'ün naaşı, şeref holünde tek parça mermerden yapılan mozolenin tam altında yer alan sekizgen odanın içinde hazırlanan mezarda, İslami usullere uygun olarak dualarla "vatan toprağı"na defnedildi. O zaman altmış yedi tane olan her il ve Kıbrıs'tan getirilerek harmanlanan vatan toprağı mezara konuldu. Bugün de tüm illerden getirilen toprakların numuneleri birer vazo içerisinde, Atatürk'ün mezarının etrafını süslemeye devam ediyor.

Atatürk'ün Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrinden 10 Kasım 1953 tarihinde büyük bir devlet töreni ile nakledildiği Anıtkabir, her yıl ziyaretçi akınına uğruyor.

Takvimlerin 10 Kasım'ı, saatlerin 09.05 gösterdiği anda yurt genelinde hayat adeta duruyor. Otomobilde bulunanlar kornalarını çalarken, vatandaşlar da saygı duruşunda bulunuyor.

Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü dünya genelinde büyük yankı ve üzüntü yarattı.

Dünya basınının yanı sıra büyük devlet ve bilim adamları da Atatürk'ün ölümünden duydukları üzüntüyü, yayımladıkları mesajlarla dile getirdi.

Ölümünün ardından ABD Başkanı Franklin Roosvelt, "Benim üzüntüm iki türlüdür; önce büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm, ikinci üzüntüm ise bu büyük adamla tanışmak konusundaki içten dileğimin gerçekleşmesine imkan kalmamış olmasıdır" dedi.

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ise "İngiliz ulusu, Atatürk'ün devlet adamı niteliklerini ve ortaklaşa bağlı bulunduğumuz Batı idealleriyle iki ülke arasındaki dostluğun kuvvetlenmesi yönünde yaptıklarını hayranlık ve minnettarlıkla daima anacaktır" ifadesini kullandı.

İngiltere Başbakanı Lloyd George ise Atatürk'ün vefatının ardından, "Arkadaşlar, yüzyıllar, nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk ulusuna nasip oldu. Mustafa Kemal'in dehasına karşı elden ne gelirdi?" değerlendirmesini yaptı.

İngiltere Başbakanı Winston Churchill, 18 Aralık 1938'de yayımladığı mesajında, "Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk ulusunu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın, onun ardından döktüğü içten gözyaşları, bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka bir şey değildir" ifadelerine yer verdi.

İran Şahı Rıza Pehlevi, "Dünya tarihinde, Kemal Atatürk gibi, önemli bir görevi kesin şekilde başarı ile sonuçlandıran ve bir ulusun mutlu geleceğini sağlayacak sorumlulukları üzerine alan dürüst insanlara çok ender rastlanmaktadır." derken, İtalya Başbakanı Giovanni Leone, "Kemal Atatürk, yalnız yeni Türkiye'nin sembolü değil, aynı zamanda çağımızın en ilgi çekici şahsiyetlerinden birisidir. Çalışkan, güçlü ve hür Avrupa'nın diğer ülkeleri ile iş birliğine sağlam şekilde bağlı olan Türkiye, bugün de onun izinde yürümektedir" değerlendirmesinde bulundu.

Japonya Başbakanı Hayato Ikeda da "Atatürk Japonya'da, Birinci Dünya Savaşı sonrası yıkımlarından Türkiye'yi kurtararak büyük zafere ulaştıran kahraman ve Osmanlı İmparatorluğu yıkıntılarından yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni yaratan büyük bir devlet adamı olarak çok iyi tanınmaktadır. Özellikle Atatürk'ün Türk dili devrimini gerçekleştirmesi ve dinle siyaseti birbirinden ayırarak Türk toplumunun modernleşmesini sağlama yolundaki çabalarına karşı büyük bir hayranlık duymaktayız" dedi.

Pakistan Devlet Başkanı Muhammet Ali Cinnah ise Atatürk'ün bölgedeki başarılarına vurgu yaparak, "O'nun ölümüyle sadece Müslümanlar değil, bütün dünya şimdiye kadar gelmiş en büyük insanlarından birini kaybetti" değerlendirmesini yaptı.

Atatürk'ün en güzel sözlerini ve 10 Kasım şiirleri haberimizin devamında bulabilirsiniz.

ATATÜRK İÇİN SÖYLENENLER

Atatürk, tarihte teşkilatçı bir dahi, bir milletin harikalar yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak kalacaktır.

Mustafa Kemal; bir millet, bütün vasıtalarından mahrum edilse dahi, kendini kurtaracak vasıtaları yaratabileceğini ispat eden adamdır.

Ufukta bir ışık belirdi 10 Kasım sabahında , güneş doğmuyor , hava kararık sokaklar ıssız ... Cumhuriyet ağlıyor!

Unutturamaz seni hiç kimse unutulsak da biz. Her yerde sen her şeyde sen bilmem ki nasıl söylesem. Atam rahat uyu. Emanetini çiğnetmeyiz. Her birimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz.

Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma özelliğini hiçbir zaman yitirmeyecektir.

Atatürk'ün başardığı işler mucize ve harika kabilindedir. Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı inkılâplar, birkaç yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir.

Kurmuş olduğun demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti' ni ebediyete kadar yaşatacağımızı, ilke ve devrimlerinin yılmaz koruyucuları olacağımızı bir kez ifade eder, ülkemizi hak ettiği çağdaş seviyeye getireceğimize manevi huzurunda söz veririz..

Rüzgâr ağırdan eser, her 10 Kasım sabahı, her bir yere savurur, sararmış yaprakları. Hüzünlenir milletim, her 10 Kasım sabahı, çiçeklerle donanır, Anıtkabir yolları.

Dünya, bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile yoksul düşmüştür.

Dünyanın ender yetiştirdiği eşsiz bir komutan ve dahi bir yönetici olan büyük Atatürk'ün dünya milletlerine bıraktığı bağımsızlık ve eşitlik düşüncesi, sonsuza değin takdirle tatbik edilecektir.

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, vatanı ve milleti adına yaptığı büyük işler için şükranla anıyor, manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ruhu şad olsun.

Bütün dünya 10 Kasım'da biz Almanların da dostluk ve saygı ile bağlı olduğumuz bir insanın hayatını ve eserlerini takdirle anmaktadır. Atatürk, daima Türkiye ile Avrupa arasında sıkı bağlar kurmaya çalışmıştır.

Bilir misiniz çocuklar? Her 10 Kasım gelince, siyah bir bulut gelir, Anıtkabir üstüne. Bilir misiniz çocuklar? Her 10 Kasım gelince, siyah çiçekler açar, Çankaya tepelerinde. Bilir misiniz çocuklar? Her 10 Kasım gelince, siyah güvercinler uçar, Ankara'nın üzerinde. Bilir misiniz çocuklar? Her 10 Kasım gelince, gökyüzü siyah olur, ülkenin her yerinde.

EN GÜZEL 10 KASIM MESAJLARI

"Mustafa Kemaller ölmez, rahat uyu paşam."

"Atatürk, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır."

"2018 yılı 10 Kasım'ında bir kez daha vatanımızın başı sağ olsun..."

"10 Kasım sabahının verdiği hüznü, Atatürk'ü daha iyi anlayarak yeniyorum."

"Atatürk, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır."

"Bu vatan senin gibi bir kahramanı ebediyen bir daha görmeyecek yerinde rahat uyu..."

"80. yıldır gözümüz yaşlı. Türk milleti 80. kez başın bir kere daha sağ olsun."

"Atatürk, Türk Milleti' nin ruhunda Türk bayrağı gibi dalgalanan bir baştı."

"Çağımızda hiçbir isim Atatürk'ün adı kadar büyük saygı yaratmamıştır."

"Kasımda aşk başkadır çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır. 10 Kasım 193∞."

"Adını Türk tarihine altın harflerle yazdıran büyük şahsiyet sen Türk milletinin kalbinde ebedi yaşayacaksın."

"Atam sen rahat uyu yolcusuyuz biz hürriyetin, Atam sen rahat uyu bekçisiyiz cumhuriyetin."

"Sen yalnızca Türk milletinin değil dünya üzerindeki ezilmiş milletlerinde önderi oldun. Çünkü onlar, seni örnek alarak bağımsızlıklarını kazandılar."

"Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma özelliğini hiçbir zaman yitirmeyecektir."

"Yüzyılımızda, "Olmayacak hiçbir şey yoktur." şeklindeki tarihi gerçeği ispatlayan ilk adam olmuştur."

10 KASIM ATATÜRK ŞİİRLERİ

Atatürk

Düşmanların elinden,
Sen kurtardın vatanı.
En yükseklere diktin,
Şanlı Türk bayrağını.

Adını ve şanını,
Bütün dünya biliyor.
Masum olan milletler,
Hep izinden gidiyor.

Sen, Türk için her zaman,
En büyük kahramansın.
Damarlarımızda akan,
Eşsiz, asil bir kansın.

Birkan Soylu

Büyük Atatürk'e

Binerken rıhtımdan, Bandırma vapuruna,
Tek düşüncendi senin; "Vatan, Millet, Sakarya".

Çakmak gibi gözlerin, dalarken ufuklara,
İlaç olacaktın milletin, kanayan yarasına.

Yarın çok geç olurdu, durma nedir bilmedin,
Erzurum'dan Sivas'a, yıldırım gibi geçtin.

Bağımsızlık ateşini, sen yaktın bu vatanda,
Kongrelerle başlayan, Kurtuluş Savaşı'nda.

Bizler Cumhuriyetini, taşıyacağız sonsuza,
Atam sen rahat uyu, aziz vatan toprağında.

Birkan SOYLU

KURTULUŞ ÖNCÜLERİ İÇİN

Yan yana iki çocuk görsem
İşte Atatürk diyorum
Özgürlüğün toprağı uyanıyor
İçin için seviniyorum.

Koşuşan iki öğrenci görsem
İçimin güneşi ısınıyor
Yürüyen bir bakış gibi
Mustafa Kemal geliyor.

Kol kola iki işçi görsem
Ekmeğim çoğalıyor birden
Bir ışık düşüyor ortalığa
İşte Atatürk diyorum.

İşte Atatürk diyorum
İlk kuruluş öncüleri
Bir gül çağrısında hepsi
Bize uzanmış elleri.

Mehmet KIYAT

ATATÜRK'Ü DUYMAK

Ulu rüzgâr esmedikçe
Yaşamak uyumak gibi.
Kişi ne zaman dinç;
Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi.

Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz?
Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik.
Ekmek olmak için önce
Buğday olmak gibi.
Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe
Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi.
Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene
Her ışık-kaynak gibi.

En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi,
Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz,
Daha da yakınsın, daha da sıcak
Bıraktığın toprak gibi.

Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz,
Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi,
Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler:
Olmaya devlet cihanda Atatürk'ü duymak gibi.

Behçet NECATİGİL

SEN VARSIN ATATÜRK'ÜM HER ŞEYİMİZDE

Bu gün yatağımdan hür kalkıyorsam
Ekmeğim ak suyum berraksa,
Ağaçlar çiçek açıyor
Topraklar ısınabiliyorsa,
Sesim gür çıkıyor
Özgür özgür bakabiliyorsam,
Sen varsın gözbebeklerimde
Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.

Yazabiliyorsam gönlümce
Okuyabiliyorsam...
Kazabiliyorsam toprağımı
Gün ışığında çapa kürek elde,
Çalışabiliyorsam gece gündüz
Ekip biçebiliyorsam dileğimce,
Sen varsın yüreğimde
Sen varsın Atatürk'üm sen varsın.

M. Esat TOZKOPARAN

ATATÜRK YAZAR

Sordum seni;
Dağına, taşına Türkiye'min,
Herkes kendinden emin,
Yükseldi gür sesler;
Umutlar, sevgiler:
O biziz, O bizleriz.
Hepimiz bir parçayız
Atatürk'ten,
Bütün doğa,
Atatürk'ü anar,
Atatürk'ü şaşar.
Herşeydir OTürkiyem'de.
Göller, ırmaklar, ormanlar.
İmza imza Atatürk yazar.

M. Vasfi SARAL

ATATÜRK SÖZLERİ

*Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar, evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zorâki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Bence diktatörlük, diğerlerini râm edendir. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.

Karal (ord. prof.), Enver Ziya (2003). Fatih Özdemir - Atatürk'ten Düşünceler, 170. sayfa, Ankara: ODTÜ Yayıncılık

*Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.

Karal (ord. prof.), Enver Ziya (2003). Fatih Özdemir - Atatürk'ten Düşünceler, 170. sayfa, Ankara: ODTÜ Yayıncılık

*Benim adım 'çok içer' diye çıkmıştır. Filhakîka ben, öteden beri içerim. Fakat istediğim zaman bunu keserim; karıştırmam. İçki, sâdece benim keyfim içindir. İçki yüzünden vazîfemi bir an geri bıraktığımı hatırlamıyorum. Daha gençken, manevralara çıkılmadan önce, muhabbete dalarak sabaha yakın zamanlara kadar içsek bile ben, bazen uyumadan saatinde vazîfem başına gider ve görülecek işi bir dakika geri bırakmazdım. İçki ve vazife, iki ayrı şeydir. Birbirine dokunacak yerde vazifeyi elbette keyfe tercih etmeli, içkiyi behemehâl kesmeli.

Karal (ord. prof.), Enver Ziya (2003). Fatih Özdemir - Atatürk'ten Düşünceler, 170. sayfa, Ankara: ODTÜ Yayıncılık

*Çocukluğumdan beri bir tabiatım vardır, oturduğum evde ne ana, ne kızkardeş, ne ahbapla bulunmaktan hoşlanmam. Ben, yalnız ve bağımsız olmayı, çocukluktan kurtulduğum günlerden başlayarak daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır. Tuhaf bir halim daha var: ne ana -babam çok erken ölmüş-, ne kardeş, ne de en yakın akrabamın, kendi tutum ve düşüncelerine göre, bana şu veya bu tavsiye ve nasihatta bulunmasına tahammülüm yoktu.

İsmail Habib Sevük: Atatürk için; Kültür Bakanlığı yyn., Ankara, 1981, s.91.

*Beni görmek demek, behemahal (mutlaka) yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kâfîdir (yeterlidir).

*Orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının 'kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında Türklük şuuruna erdim. Onda gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir.

*Milletim beni nereye isterse oraya gömsün. Yeter ki beni unutmasın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.